Vali Şerif Yılmaz, Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Şehit Aileleri, Gaziler ve Gazi Aileleri onuruna yemek verdi.
MAKÜ Avşarhan’da düzenlenen yemek öncesi, yemek bölümü katı fuaye salonunda 15 Temmuz Resim sergisini gezen Vali Yılmaz, serginin ardından yemek salonunda tek tek aileleri dolaşarak katılımlarından dolayı kendilerine teşekkür etti.
İl Müftüsü Hıdır Bayrak’ın yemek sonrası yaptığı duanın ardından program, Vali Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti. Sohbet ortamında devam eden yemeğin son bölümünde Vali Yılmaz, ailelerle görüşerek talep ve sıkıntılarını dinledi, kendileri ile yakından ilgilendi.
Programa Ailelerin yanı sıra Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, MAKÜ Rektörü, Vali Yardımcıları, İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Genel Meclis Başkanı, AK Parti İl Başkanı, MHP İl Başkanı, İl Müftüsü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Vekili katıldı.
Vali Yılmaz yemek sonrası ailelere hitaben yaptğı konuşmada; 15 Temmuz Hain darbe girişimini geride bırakalı tam bir yıl oldu bugün burada bir arada isek bu 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadan şahadete yürüyen şehitlerimiz sayesindedir, eğer biz bugün burada isek yıllardır PKK terör örgütüne karşı mücadele ederek bu vatan için hayatını ortaya koymaktan çekinmeyen şehitlerimiz sayesindedir. Çanakkale’yi geçilmez yapan, Kurtuluş Savaşını kazanarak Anadolu topraklarını ilelebet bize vatan kılan tüm şehitlerimiz, kahraman gazilerimiz sayesindedir.
15 Temmuz hain darbe girişiminin seneyi devriyesini idrak ediyoruz. Bugün ülkenin istiklaline ve istikbaline kasteden hainlerin yapmış olduğu darbe girişimine, darbe girişiminin ötesinde ülkenin işgal edilmesine yönelik bu hainlerin yapmış olduğu kalkışmanın üzerinden bir yıl geçti. Çok şükür o gün milletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla kendi hür iradeleriyle ve isteyerek abdestini alan, bayrağını alan, abdest alamayanlarda çıktığı meydanlarda sokaklarda abdest alarak, nasıl Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da düşmana dur demişlerse, 1 yıl önce onların torunları da ülkenin işgaline dur dedi.
Nasıl Çanakale'de yedi düvele karşı baltayla, nacakla karşı koymuşsa, dünde bayrağı ve imanıyla beraber bu alçakların silahlarının karşısına geçti, tankların önüne durdu. Hesap edemedikleri o ruh, hainlerin emellerine ulaşmasına fırsat vermedi.
Bunu sadece bizler değil, tüm milletimiz, tüm gönül coğrafyamızdaki insanların dualarıyla, onların yalvarış ve yakarışları ile Allah’ın izni ile püskürttük, dur dedik. Bu ülke, bu millet çok şükür bugün bağımsız ve hür bir şekilde bu vatan üzerinde, her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş bu topraklar üzerinde hayatına devam ediyorsa. İlelebet devam da edecek. O gün 250 şehidimiz var. Sizler benden daha iyi biliyor ve yaşıyorsunuz, bizlerde sizler kadar yaşıyoruz özellikle PKK terör örgütünün aynı hedef doğrultusunda, dün FETÖ'nün yaptığını yıllardır PKK terör örgütü bu ülkede yapmaya çalıştı. Yıllarca şehitler verdik, sizler bunu bizzat yaşadınız. Bu ülkenin, bu vatanın, bu bayrağın, bu ezanın burada olması okunması, bayrağımızın göklerde dalgalanması şehitlerimizin sayesindedir. Aldığımız nefes, yediğimiz lokma şehitlerimizin sayesindedir. Tüm şehitlerimize gani gani rahmet diliyor, yaad ediyoruz. Her zaman dua ediyoruz. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun, inşallah şefaatlerine bizlerde nail oluruz.
Bugünleri unutmamamız lazım. Dün Çanakkale'yi unuttuk, unuttuğumuzda başımıza başka işler geldi. Kurtuluş Savaşını, Dumlupınar'ı, Sakarya'yı unuttuk Ülke işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Dostumuzu, düşmanımızı çok iyi bilmemiz lazım. Dün Çanakkale'de savaştığımız düşman, islam coğrafyasında yaşayan ancak Fransız, İngiliz sömürgesinde bulunan Müslümanları karşımıza koydu. Ama onlar, ezanı duyunca Osmanlı'nın safına geçti. Ama bugün 15 Temmuz'da selalar okunduğunda, ezan okuyan imama, müezzine kurşun yağdırdılar. Afrika'daki, Hindistan'daki Müslüman gibi olamadılar. Onun için bunu yapanlar Müslüman değildir. Akif Altay kardeşimiz ömrünü PKK Terör örgütüyle mücadeleyle geçirdi. O hainlerin o gece ilk bombaladığı yerlerden bir tanesi bu ülkemiz için mücadele eden özel harekatımızdı. Türkiye'de terörle mücadelede göz bebeğimiz, gözünü kırpmadan batıya tayinde olsa kendisi isteyerek doğuya giden yiğitleri bombaladılar. O gece, milletin iradesinin tecelli ettiği, dünyaya ve Kurtuluş Savaşına karargah olarak kullandığımız, dünyaya karşı irademizin tecelli ettiği TBMM'yi bombaladılar. Yunanlar ülkemizi işgal ettiğinde meclisimize bomba atamadılar. Polatlı’ya kadar geldiler, püskürttük. Ama bu hainler koynumuzda beslemişiz haberimiz yok. Bunlar devletimizin iradesinin tecelli ettiği Külliye'yi bombaladılar. Bunlar, elinde sadece bayraklarıyla meydanlara koşan masum insanlarımızı, genel kurmayın önünde bombaladılar. Bunlar helikopterle insanları tararken, bu milletin vergileriyle, bu insanların paralarıyla alınan ve çalarak kullandıkları o silahlarımızı kullanırken alevi, sünni, çerkez, laz, müslüman, gayri müslim demediler herkesi bombaladılar. Çoluk çocuk demeden bomba attılar.
Bu sadece bir ihtilal girişimi değil, bu ülkeyi Suriye'ye, Irak'a dönüştürülmesi girişimiydi. Sahipleri tarafından organize edilen oyunun birer figüranı oldular. Bunlar, sahiplerinin yanına gidiyorlar. Bunlar, kendilerine yal verenin yanına gidiyorlar. Bunlar, kendilerine ekmek verenlerin yanına gidiyorlar, onların kapılarında süklüm püklüm duruyorlar. Alman Cumhurbaşkanının huzuruna gidip el pençe duruyorlar. Senin kendi Cumhurbaşkanın var. Hesabını vereceksen gel burda ver, adalet burada var, gel adalete hesabını ver.
Biz bu süreçte FETÖ darbe girişiminden sonra, bu yapının terör örgütü olduğunu, devletin bununla ilgili karar aldığını hepimiz biliyoruz. Soruşturmaları kılı kırk yararak yaptık. Cumhuriyet Başsavcımızda burada, adalet ve hakkaniyetten gram şaşmamak için, kul hakkı yememek için kılı kırk yarıp bir daha bir daha bir daha düşündük. Soruşturmaların bir kısmı bitti, mahkemeler oldu aşağı yukarı 70'e yakın kişi hakkında mahkumiyet kararı verildi. Bu ülkede işgal girişiminde bulunan kim varsa adalete hesap verecek, 15 Temmuz'dan sonra 7 Ağustos'a kadar tuttuğumuz nöbetlerde, hepsinin hesap vereceğini söyledim. Benim insanıma, benim milletime, benim değerlerime, benim dinime hakaret eden, saldıran bu milletin huzurunda gelip hesap verecek. 1 yıldır ilimizde 2 bin kişiye yakın soruşturma açıldı, Bine yakın personeli kamudan açığa aldık, aşağı yukarı 300'ün üzerinde ihraç edildi. Bir kısmıyla ilgili işlemler devam ediyor. Biz önümüze gelene leke atıp göndermiyoruz. Bunu yapanların gerçekten bu işin içinde olup olmadıklarını bir daha bir daha bir daha kalben ve vicdanen emin olduktan sonra karar veriyoruz. Bugün burada yaptıklarımızın hesabını öbür tarafta vereceğiz, bunun bilincinde olarak adaletten şaşmadan gerekeni yapıyoruz. Bu süreç bunların kökü kazınana kadar devam edecek. Şehit ailelerimiz, gazi ailelerimizin canı yanarken biz birilerine oh çektirmeyeceğiz. Bu devlet dün nasıl PKK'ya, DHKP-C'ye, TİKKO'ya hesap sormuşsa, aynı şekilde PKK'ya DEAŞ'a, FETÖ'ye başka aklınıza gelen terör örgütlerine de hesap sorulacak. Bu devletin istikbali için, istikbalimizin devamı için, bu milletin geleceği için bunu yapacağız, yapmak zorundayız. Bu konuda kimse endişe etmesin. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, devletimizin tüm yönetim kademelerinde aynı kararlılık ve iradenin olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Katılanlara teşekkür ediyorum, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize şifalar diliyorum, ailelerimize uzun ömürler diliyorum. Akif merhumun "Cenabı hak bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın" duasındaki gibi Allah bu millete bir daha 15 Temmuz’u yaşatmasın. Ama 100 yıl sonra belki bir daha İstiklal Marşı yazmak durumuna geldik. Onun için tarihimizi çok iyi bileceğiz, geçmişimizi çok iyi bileceğiz, geleceğimize tarihten aldığımız dersle şekil ve yön vereceğiz. Dostumuzu düşmanımızı çok iyi bileceğiz. Bize dost olmayanlar, hiçbir zaman dost olmazlar. Göstermelik dostlara da inanmayalım, onların planları farklı, hiçbir zaman bu oyuna gelmeyelim. Müslüman bir kimse aynı yılan deliğinden iki defa sokulmaz. Bu millet bir daha bu oyunlara gelmeyecek, bunun içinde her türlü tedbirleri alacağız.
15 Temmuz Cumartesi akşam saat 20.00'den itibaren Köprübaşı'ndan Cumhuriyet Meydanına yürüyeceğiz. Cumhuriyet Meydanına geldikten sonra da akşam namazına müteakiben meydandaki programımızı başlatacağız. Sabaha kadar meydandaki programımız devam edecek. Pazar günü akşam namazından sonra gece 24.00'e kadar nöbette olacağız. Burdurlu hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. 15 Temmuz gecesi demokrasisine, milli iradesine, bu millete bu bayrağa, bu ezanlara sahip çıktı, 7 Ağustos'a kadar tüm ilçelerimizde de bu nöbetler tutuldu. Bu nöbetlerimizi tutacağız, amacımız 15 Temmuz'un unutulmamasıdır, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Diyerek konuşmasını tamamladı.