Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Valiliğimiz tarafından, tüm Türkiye'de olduğu gibi 15 Temmuz hain darbe girişiminin birinci yılında Burdur’da da Milli Birlik yürüyüşü ve akabinde Demokrasi ve Milli Birlik Günü Mitingi düzenlendi.
Program Mehter Takımı eşliğinde Köprübaşı Mevkiinde başlayıp – Cumhuriyet Meydanında sona eren Milli Birlik Yürüyüşü ile başladı, yürüyüşün ardından Cumhuriyet Meydanın’da düzenlenen program sabah namazına kadar devam etti.
Programlara başta Vali Şerif Yılmaz olmak üzere, Garnizon Komutanı Tank Albay Aytaç Tokçalar, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Cumhuriyet Başsavcısı Sadi Doğan, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Yüce, Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Vali Yardımcıları, İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Genel Meclisi Başkanı, Genel Sekreter, Siyasi Parti il Başkanları, Daire Müdürleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ve 7’den 70’e Burdur’lu vatandaşlar katıldı.
Çoşkunun ve duygu dolu anların yaşandığı gecede Burdur 15 Temmuz'u unutmadığını gösterdi ve 15 Temmuz'un ruhuna yakışır şekilde Cumhuriyet Meydanını doldurdu
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan Cumhuriyet Meydanında ki program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Çoşku’nun yüksek olduğu, izlenen video gösterimlerinde duygu dolu anların yaşandığı Demokrasi ve Milli Birlik Günü programına Şehit Ailelerimiz de katıldılar
Program Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın seslendirdiği Çocuk Şiiri videosu, 15 Temmuz Destanı için hazırlanan “Vakit Gelir” klibi ile devam etti. Video gösterimlerinin ardından Şehit annemiz Vesile ALYANAK 15 Temmuz isimli şiirini okudu. Şehit Annemizin ardından Aziziye Köyünden Havvana KOÇAK teyzemiz Çanakkale Şiirini okudu.
Program 15 Temmuz gecesi Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına hainler tarafından yapılan saldırıda Şehit olan Burdurlu hemşehrimiz Özel Harekat Polisi Akif Altay’ın hayatından kesitlerin yer aldığı videosu ile devam etti.
Videonun ardından Vali Şerif Yılmaz tarafından Şehitlerimiz Akif ALTAY ve Ömer HALİSDEMİR’in ailelerine Türk Bayrağı ve fotoğraf takdiminde yapıldı.
Takdimin ardında Vali Yılmaz, duygularını aktardığı 15 Temmuz anı defterini imzaladıktan sonra Cumhuriyet Meydanını dolduran 7’den 70’şe Burdurlulara hitap etti.
Vali Yılmaz programda yaptığı konuşmasının birinci bölümünde; “Bir yıl önceydi bu saatlerde kendi ordumuz zannettiğimiz, kendi askerimiz zannettiğimiz, ancak bu milleti bütün değerlerini çalmaya alışmış, nasıl soruları çalıp birilerine vermişse, nasıl milletin parasını değişik dini literatürleri kullanmak sureti ile kiliselere gönderip, o hırsızlığa alışan ve hırsızın yetiştirdiği o altın dediği, bize uymayan o nesil, 15 Temmuz günü bir yerden aldığı emirle bu millete baş kaldırdı bu ülkeyi işgal ettirmeye çalıştı. Bu millete kurşun yağdırdı. Bu millete bela okudu. Bu millete birilerine peşkeş çekmek için aramıza nifak soktu. Onların tümüne lanet olsun.
15 Temmuz sıradan bir darbe girişimi değildir. 15 Temmuz bu ülkenin işgal girişiminin bir başlangıcıdır. Nasıl ki 2011’de Şırnak Uludere’de Kuzey Irak sınırında 34 Kürt kardeşimizi bombaladılar. Nasıl ki 17-25 Aralık 2013’te yargı darbesi yapmaya kalkıştılar. Nasıl ki 19 Ocak 2014’te Adana’da MİT tırlarını durdurdular. Nasıl ki Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan o gizli görüşmeyi, Suriye ile yapılan gizli görüşmeyi alıp birilerine servis edenler, yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyenler, yıllarca bu milletin kanını sömürenler, hainlerine kendileri güç verdikleri gün, o gücü birilerinden aldıkları talimatla uygulaya başladılar. Ama o gün bu meydanda Burdur’un Cumhuriyet Meydanı’nda ki bu saatlerde haber alır almaz Emniyet Müdürümüz, Jandarma Komutanımız, Garnizon ve 58. Piyade Alay Komutanımız, Başsavcımız, Belediye Başkanımız, Milletvekillerimiz ile beraber Vali Konutunda toplantı yaptık. O toplantıda Burdur’un, Burdur’da görev yapanların bu hain darbe girişimine destek olmadığı bilakis bu hain darbe girişimine bulunanlara karşı gerektiğinde üniformamızı çıkarıp, bu hainlere karşı cevabı verebiliriz diyen, yiğit insanlar bu ilin yöneticileri vardı. Bu yöneticiler burada bu Cumhuriyet meydanına geldi. Ve o gün sabaha kadar, o çok uzun o karanlık gecenin sabahını yaşadık. Hamdolsun o aydınlığı sizlerle beraber yaşadık. O gece tüm Türkiye’de olduğu gibi ilimizde de il merkezi dahil olmak üzere ilçelerimiz de aynı şekilde bütün milletimiz meydanlara çıktı. Meydanlara gelemeyenler evlerinde dualarla bize, bu millete başına bela gelmesin diye eşlik ettiler.
Bugün öğleden sonra Karamanlı’ya gittim. Arkadaşlarımızla beraber. Karamanlı’da Karamanlı Belediyemizin yapmış olduğu 15 Temmuz Şehitler Parkı ve yine 2016 Aralık ayında Elbab’ta şehit olan Ali Yılmaz kardeşimizin adına yapılan parkın açılışını yaptık. Parkın açılışına gittiğimizde yine geçen yıl tüm Türkiye duydu. 90 Yaşındaki Yürüyemeyen ancak bu ülkenin işgal girişimine kalbi izin vermeyen eşeğine binip Karamanlı’da meydana inen Emine anamızın elini öpmeye gittik. 91 yaşında ama halen dedi ki bu akşamda gitmemiz gerekir mi oğlum dedi. Gerek yok sizin yaptığını dua sizler yetiştirdiği evlatlar var. Evlatlarınız sizin görevinizi yapacak dedik. Ama şunu gördüm ki; 90 yaşında emine anam gibi çok analarımız var. Dualarını ağzından eksik etmeyen dedelerimiz var. Gençlerimiz var. Sabi çocuklarımız var. Onların duası ile sadece Bu topraklarda yetişen değil, özellikle gönül coğrafyası bildiğimiz, bir zamanlar yüz yıl öncesi, birlikte yaşadığımız, ama bizi yüz yıl önce ayıranlar sebebi ile bugün farklı kimliklerde, farklı devletlerde farklı topraklarda yaşayan kardeşlerimizin duası ile, sabahlara kadar yapılan dualarla, Mekke’de, Kebeyi Muazzama ’da namaz içerisinde Türkiye’ye dua eden kardeşlerimizle beraber bunları biz def ettik.
Bunların hesap edemedikleri bir şey vardı. Çünkü bunlar yetişme tarzları itibari ile hırsızlıkla, yalanla, riyakârlıkla, sahtekarlıkla yetiştirildiler. İnsanlarımızın çocuklarını kandırarak yetiştirildiler. Takiye ile yetiştirdiler, onun için bu gün gittiğim Emine teyzenin sözü şudur; 1,5 yıl evli kalmış. Çocuğu 8 günlükken kocası rahmetli olmuş, 2 odalı bir yerde kalıyor. Dedim ki yardım etmemiz lazım size; ‘oğlum ben yetimin hakkını yiyemem’ dedi. Ben kendi elim, tırnaklarımla kazandığımla o eşeği ile beraber tarlasındaki birkaç ceviz ağacından elde ettiği gelirle namusu ve şerefi ile yaşıyor. Ve kimseye muhtaç olmadan Allah’ına şükrederek yaşıyor. Ama bu darbe girişimini yapanlar. Hırsızlıkla yetiştikleri için okula girerken soru çaldılar. Memuriyet girerken soru çaldılar. Senin benim çocuklarımın hakkını gasp ettiler. O hırsızlıkla yetişenler askerin, polisin içine girdiler. Hak etmedikleri halde o üniformaları çaldılar. Hak etmedikleri halde rütbeleri çaldılar. Hak etmedikleri halde o silahları çaldılar. Hak etmedikleri halde o uçakları çaldılar. Helikopterlerimizi çaldılar. Ve bize karşı kullandılar. Ama ne yazık ki kendilerini millete Müslüman olarak tanıtan bu hainler yıllarca dini istismar ettiler, dinimizi kullandılar. Dini değerlerimizi çaldılar. Bunlar bu yetmiyormuş gibi elinde bayrak göğsünde imanı olan ve yürüyen alevisi, çerkezi, sünnisi, lazı, kürdü, yaşlısı erkeği genci çoluk çocuğu demeden insafsızca Yunanlıların yapmadığını yaptılar. İnsanlarımıza kurşun sıktılar. Kurtuluş Savaşı’nda karargah olarak kullandığımız ve Milli İradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladılar. Ve yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başının temsil makamının bulunduğu Cumhurbaşkanı Külliyesi’ni bombaladılar. Ve yine özellikle son kırk yıldır uğraştığımız ülkemizi bölmeye parçalamaya çalışan yine birilerinin maşası olan PKK terör örgütü ile canı pahasına güzünü kırpmadan gece gündüz mesai mefhumu gözetmeksizin çarpışan yiğitlerimizin bulunduğu Gölbaşı Özel Harekatımızı bombaladılar, 51 şehidimiz oldu. Bu şehitlerimizden bir tanesi de biraz önce ailesini gördünüz tanıtım filminde de seyrettiniz. Akif Altay kardeşimizdi. Bu yetmedi Ankara Emniyetini bombaladılar. Bu yetmedi rasgele her tarafa ateş ettiler. Aynısını İstanbul’da yaptılar. Hemen yanı başımızdaki Isparta’daki komandoyu Ankara’ya götürmeye çalıştılar. Ama bu millet dur dedi. Bu hırsızlara, bu sahtekarlara dur dedi. Çünkü bu ülkenin mayası sağlam mayası bozuk olanların sonu ve akıbeti budur. Karanlık gecenin sabahında o üzerine çaldıkları üniformayı söküp aldığında çırıl çıplak adalete teslim ettik. Millete, milletin vicdanına teslim ettik. Hak etmedikleri bütün değerleri elinden aldık. Onun için biz özellikle 15 Temmuz’u unutmamız lazım. Unutturmamız lazım. Unutmamız lazım. İnşallah ta unutturmayacağız”.
Vali Yılmaz’ın konuşmasını, canlı yayınlanan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın Şehitler Köprüsündeki hitapları izlemek için yarıda kesti.
Cumhurbaşkanımızın hitabının ardından konuşmasına devam eden Vali Şerif Yılmaz;
Cumhurbaşkanımızın konuşmasını izlemek üzere konuşmamı yarıda kesmiştim şunu bilnki bu akşam konuşmam kitabi değil direk duygularımı, hislerimi sizlerle paylaşıyorum yazılı metinden okumuyorum sadece verdiğim rakamları yazılı metinden bakıyorum doğruluğunu teyit için elimde rakamlar var onun dışında duygularımı hislerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Biraz önce bu yapıyla ilgili dini istismar etmesiyle ilgili hususları paylaşırken ezanı Muhammedîye okundu. Ve o gece ezan okuyanalar sela okuyanlar linç edilmek istendiği için inşallah bu ezanlar hiç dinmeyecek, ilelebet bu topraklarda okunmaya devam edecek.
Bunlar bu ezanın okunmaması için kilise çanlarının duyulması için dinler arası diyalog adı altında din mühendisliği yaptılar Kelimeyi Tevhidi parçalayarak sadece “le ilaha illallah” diyerek peygamberimizin peygamberliğini söyletmediler. Din şurasında alınan kararı söylüyorum. Bunların özellikle yapmış oldukları tahribatı çok açık şeklide bizlere söylediler Din şurasında 3 – 4 Ağustos 2016’da. Bunlar bizim milletimizin parasıyla bizim çocuklarımızı çalarak yaptılar bunları. Sayın Cumhurbaşkanımızda biraz önce ifade etti. Hala bunlara inanalar var hale 15 temmuza tiyatro diyenler var tiyatro diyenler mahkemeler alenidir gidin orada oynanan tiyatroyu yalanları sahtekârlıkları görün. Türkçe konuşulan bir Müslüman ülkede önüne hero yazarak İngilizcece yabancılara mesaj vermek için, üyeliklerini ve aidiyetlerini belirlemek için cebinde 1 dolar taşıyanlar var ki ki bizim özellikle buradan huzurlarınız da göstermek istiyorum, bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur onur duyuyoruz. Bu millete hizmet etmek o bize yeter cebimizde taşıdığımız 1 Türk lirasıdır. Şu bir Türk lirası 15 Temmuz anısına basılmış bizim kimliğimizi gösteren Şanlı Bayrağımızı taşıyan Türk lirasıdır. Biz başkalarının parası ile kendi aidiyetimiz gösteremeyiz. Ama bunlar ait oldukları sahiplerini kendilerine taktıkları tasmayla kendilerini ifade ediyorlar, kendi bağımlılıkları o şekilde salıyorlar. Onun için biz bunların yaptığı bu tahribatı gece gündüz demeden çalışarak ortadan kaldırmamız lazım.
15 Temmuz meydanlarda hep söyledim Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Bu hainlere gereken hesap sorulacaktır dedim. Burada ayran dağıtmakla, çorba dağıtmakla, helva dağıtmakla kendinizi kurtaramazsınız. Kurtaramadılar da adalete hesap veriyorlar. Bu milleti kandıramazlar bu devleti kandıramazlar.
Bilgilerimiz sırlarımızı bu hainler bir yerlere vermeye çalıştılar verdiler. Onun için bugün Türkiye’de ismi duyulan bir gazetenin genel yayın yönetmeni Almanya Cumhurbaşkanının makamında kabul edilip taltif ediliyor. Ama benim Cumhurbaşkanım Almanya’ya gittiğinde meydanda konuşturulmuyor. Benim bakanım büyükelçiliğimizi sokulmuyor.
Niye verilmiyor çünkü kendi köpeklerini kendi yerlerinde barındırıyorlar biz onlara köpeklik yapmış olsaydık Çanakkale’de 250 bin şehidi vermezdik. Biz onlara köpeklik yapmış olsaydık Yunan’ı İzmir’den denize dökmezdik, Fransızı Kahramanmaraş’tan kovmazdık, bu kadar şehidi vermezdik, eğer bu millet kendisini bir dolara satmış olsaydı oralarda bizde gezerdik. Ama biz dik duruyoruz bayrağımızı dalgalandırıyoruz. Ezanımızı okuyoruz onun için bunların yapmış olduğu hainlik sadece buralarda değil yurt dışında da devam ediyor.
Türkiye de adalet var gelirsiniz bağımsız yargıya hesap verirsiniz. Türkiye’nin her yerinde özellikle OHAL uygulaması başladıktan sonra sadece PKK ve FETÖ terör örgütü üyeleri ile ilgili OHAL uygulanmıştır. Biz yetkililer OHAL’i sadece bu törer örgütleriyle etkin bir şekilde mücadele etmek için kullanıyoruz. Benim vatandaşıma OHAL uygulanmadı bunu bilin.
Bunların devletle ilişiğinin kesilmesi gerektiğini Cumhurbaşkanımızda her fırsatta dile getiriyor çünkü yetimimizin hakkını bunlara yediremeyiz. Özellikle FETÖ ile ilgili ilimizde 15 Temmuz öncesi yaptığımız çalışmalarda ve değerlendirmelerde 70 kişi hakkında bu örgütün yapılanmasını oluşturduğu düşünülüyordu. 15 Temmuz sonrası bunların örgütün tüm detayları ortayı çıktı o günden sonra 2000'i aşkın kişi hakkında adli işlem yapıldı, hale 300 civarında tutuklu var. 70 kişi hakkında mahkumiyet kararı verildi. 15 Temmuz sonrası 981 kişi açığa alındı. 385 kişi görev iade edildi 180 kişi hale açıkta 421 kişi ihraç edildi. Bunlardan 4 personel kamudaki görevine iade edildi. Açıkça söylüyorum adalet olmasa bunların tamamı atılırdı. Allah’ın huzurda hesap vereceğimizi bilerek kılı kırk yararak titizlikle kimseden emir ve talimat almaksızın mevcut delillerle ve ifadelerle davalar açılıyor ve mahkemeler tarafından kararlar veriliyor. Bundan hepiniz emin olun. Yaptığımız tüm işlemleri sizinle paylaştık. O günde söyledim biz adaletten şaşmıyoruz. Yarın ilahi adaletin önünde de hesap vereceğimiz bildiğimiz için ona göre davranıyoruz. Bundan dolayı da geri dönmeler oluyor, görevine iade ediyoruz. Sizlerin de bildiği bunların öncülüğünü yapanların salındığını, mahkemelerde serberst bırakıldığı dedikodularını üretenler var, iddia edenler var. Hakimler bağımsız karar veriyorlar. Kanunlara göre karar veriyorlar kimseden talimat almadan. Sadece etkin pişmanlıkla ilgili bir uygulama var tüm terör örgütleri içinde uygulanan bir uygulamadır bu. Ama bunların çoğu aynı yazı metnini okur gibi ezberletmişler bunlara aynı şeyleri söylüyorlar mahkemelerde. Aslında bu örgüt üyesi olduğunun açık delili. Bunlar yapmadık, görmedik, duymadık, FETÖ’nün adını bile bilmiyorum hiç bir bağlantım yok diyorlar. Çünkü bunların aldığı eğitim buydu, bunun içende yalan söylemeyi mübah sayıyorlar zaten.
Etkinlik pişmanlıkta, bu terör örgütlerinin iç yapısının bilinmesi lazım, nasıl bileceğiz bunu istihbarat birimlerinden yada örgüt üyelerinin açıklamalarından. Bu arada etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyenlere eğer pişmansanız bu örgüte lanet okuyorsunuz bunu gidin bağımsız yargının önünde söyleyin etkin pişmanlıktan o zaman yararlanırsınız dedim.
Ancak bizim bilmediğimiz, bizim ulaşamadığımız, bizim elde edemediğimiz bilgi olması lazım. Bize doğru gerçek ve samimi bilgi veriliyorsa bunu kayıt altına alıp imzalıyorsa yargımız bunları değerlendiriyor. Bu bilgiler doğrumu bu örgütün ortaya çıkarılması çökertilmesi için yarıyor mu yarıyor ise eğer mahkeme etkin pişmanlıktan yararlandırıyor. Ancak mahkeme safhası da devam ediyor. Eğer bu soruşturma safhasında ondan daha fazla bir bilgi veya onun yanlış bilgi verdiğini söyleyen biri çıkar ve bu mahkeme tarafından tespit edilirse bundan faydalananlar tekrar tutuklanabilir.
Mahkeme sonucunda da mahkemelerimiz etkin pişmanlıktan yararlanmasına karar verebilirler. Etkin pişmanlıktan yaralanıp çıkanlarla ilgili söylüyorum. Ceza almayabilir, yada senin verdiğin bilgi yeterli değil cezanı çekeceksin denebilir.
Özellikle etkin pişmanlıktan yararlanıp dışarı çıkanlarda şunu gördük ortamı sulandırmak için biz masumuz bizim bu örgütle işimiz yok hiçbir alakamız yok diye yalan söylüyorlar. Yalan söyleyen bazıları ortada dolaşıyor onları da biliyoruz. Etkin pişmanlıktan yararlandıkları halde biz suçsuzuz diye dolaşıyorlar. Adalet er yada geç tecelli edecek , biz kimsenin haksız olarak yatmasını istemeyiz kimsede istemez. Yok zenginler bırakıyorlar para alıp bırakıyorlarmış gibi çirkin iftiralar var. Bunlar tamamıyla yargımızı yıpratmak için yapılan çirkin iftiralardır. Bağımsız yargımızın vereceği kararı etkilemek için yaptıkları dedikodudur.
Ben bu duygularla 15 Temmuz hain darbe girişiminin geride bırakalı bir yıl oldu. Onun öncesinde 17 / 25 aralığı hırsızlık suretiyle gasp ettikleri o cübbelerin altında yaptıkları yargı darbesi. Adana ‘da mit tırlarını yine çaldıkları sorularla giydikleri üniforma altında yaptılar. Ancak bunlar bir takım çapulcular, unutmayalım ki biz o gece hem emniyet, hem askerlerimiz içerisindeki vatanına milletine bağlı güvenlik kuvvetlerimizle birlikte, meydanlara koşan milletimiz, şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde bu darbe girişimini püskürttük.
Dönüm noktalarından birisi 15 Temmuz'un Ulubatlı Hasan'ı Ömer Halisdemir ve onun gibi bu memleketin yetiştirdiği yiğitler sayesinde bu darbe girişimi başarılı olamadı. Bu hainler milletin dik duruşuyla beraber üzerlerinden çaldıkları üniformayı çıkarmak suretiyle yargının önünde hesap veriyorlar hamdolsun.
Ben tekrar o gece ve o geceden sonra bugünde dahil o ruhu, o heyecanı yaşatan herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Allah bu ülkeye merhum Akif’in dediği gibi bir daha İstiklal Marşı Yazdırmasın 15 Temmuzları ülkemize yaşatmasın diyerek konuşmasını tamamladı.
Program Vali Şerif Yılmaz'ın konuşmasının ardından 250 Şehidimizin isimlerinin okunması ile devam etti. Programın devamında yine çeşitli videolar izlendi. Rıdvan Genç isimli kardeşimiz Ecdada Mektup ismiyle kalem aldığı kompozisyonunu okudu, Mehmet Şimşek isimli öğrenci 15 Temmuz Şiirini okudu.
Şiirin ardından Valiliğimiz tarafından hazırlanan Burdur 15 Temmuz videosu izletildi ve tüm Türkiye’de olduğu gibi saat 00:13’te Burdur semalarında sela sesleri yankılandı.
Okunan selaların ardından Vali Yılmaz Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından hazırlatılarak Cumhuriyet Meydanında dağıtılacak kumanyanın dağıtımını başlattı. Kumanya dağıtımının ardından Vali Yılmaz Bucak İlçesine geçerek, Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Bucak meydanında düzenlenen programa katıldı.
Bucak’ta katıldığı programın ardından tekrar Burdur’a Cumhuriyet Meydanına dönen Vali Yılmaz, sabah Namazına kadar Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Ankara Meclis’te düzenlenen canlı yayını takip etti.
Vali Yılmaz, bugünkü nöbetini Ulu Cami’de kıldığı ve akabinde cemaatle birlikte yaptığı kahvaltıyla tamamladı.